TCMB İkinci Çeyrek Analizi: Ekonomik Büyüme ve Sanayi Üretimi Üzerine Değerlendirmeler
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan İkinci Çeyrek Analizi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) blog sayfasında yer alan "İkinci Çeyrek Milli Gelir Verileri İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi Hakkında Ne Söylüyor?" başlıklı analizde, tatil günleri ile hafta sonları arasındaki köprü günlerinin ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yarattığı ifade edildi. TCMB ekonomistlerinden Abdullah Kazdal ve araştırmacı Ece Taşan tarafından hazırlanan bu kapsamlı analizde, yılın ilk çeyreğinde büyümeye en büyük katkının nihai yurt içi talepten geldiği vurgulandı. Bu katkının, özellikle özel tüketimdeki artışlardan kaynaklandığı belirtildi. Ücret artışları, firmaların yaptığı ek kampanyalar ve öne çekilen talep, bu artışların arkasındaki başlıca etkenler olarak sıralandı.
İkinci çeyrekte ise, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin devreye girmesiyle birlikte nihai yurt içi talepte belirgin bir yavaşlama gözlemlendi. Bu dönemde, stoklarla birlikte değerlendirdiğimizde, yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısının 1,2 puan gerilediği ve dış dengedeki olumlu görünümle birlikte net ihracatın yıllık büyümeye pozitif katkı sağladığı kaydedildi. Bu bağlamda, yılın ilk yarısında büyüme bileşenlerinin giderek daha dengeli bir talep yapısına işaret ettiği değerlendirildi.
'Sanayi Katma Değeri Negatife Döndü'Analizde, gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerinin üretim yönünden değerlendirildiğinde, ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de yıllık büyümenin temel belirleyicisinin hizmetler sektörü olduğu ifade edildi. Bu dönemde yıllık bazda yüzde 3,1 oranında büyüyen hizmetler sektörünün büyümeye katkısının, geçen çeyreğe göre azalma göstermesine rağmen halen yüksek seviyede olduğu aktarıldı. Analizde şu ifadelere yer verildi:
- Sanayi katma değerinin yıllık büyümeye katkısı, ikinci çeyrekte negatife dönerek 0,4 puan aşağı yönlü bir etki oluşturdu.
- Çeyreklik bazda bakıldığında, yüzde 0,1 artışla yatay seyreden GSYH'de sanayi üretiminin katkısının azaldığı gözlemlendi.
Sanayi sektöründeki bu zayıf görünümü değerlendirirken, söz konusu döneme ilişkin takvimsel gelişmelerin de dikkate alınması gerektiği belirtildi. Özellikle, bu yıl ikinci çeyreğe denk gelen iki bayram tatilinin hafta sonları ile birleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan köprü günlerinin ilave bir takvim etkisi oluşturduğu ifade edildi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerin, dini bayramlar nedeniyle yaşanan çalışma günü eksikliklerini dikkate alsa da köprü günleri ile ilgili kayıpları hesaba katmadığı vurgulandı. Bu durum, köprü günlerinin bulunduğu aylarda sanayi üretiminde ilave bir oynaklığa neden olabiliyor.
Sanayide Köprü Tatil Günleri EtkisiAnalizde, sanayi üretiminin aylık değişimine bakıldığında, köprü günlerinin bulunduğu aylarda ilave bir oynaklık gösterdiği ifade edildi. Bu oynaklığın, köprü günü içeren ayların hemen hemen hepsinde aşağı yönlü bir etki oluşturduğu ve bazı aylarda yatay kesikli çizgi ile gösterilen bir standart sapma aralığını aştığı aktarıldı. İkinci çeyreğin ilk ayı olan nisanda da benzer bir görünümün gözlemlendiği belirtildi:
- Sanayi üretimi, köprü günü içeren iki ayın denk geldiği ikinci çeyrekte oldukça dalgalı bir seyir izledi ve çeyreklik bazda yüzde 3,9 oranında daralma kaydedildi.
Köprü günlerinin sanayi üretimine etkisinin, önceki çalışmalarla uyumlu bir biçimde yeniden hesaplandığı ve bir köprü gününün sanayi üretimini aylık bazda yüzde 1,3 civarında düşürdüğü belirtildi. Farklı hesaplama yöntemleriyle yapılan analizler, ikinci çeyrekte köprü günlerinin sanayi üretiminin çeyreklik değişimi üzerindeki aşağı yönlü etkisinin 0,8 ila 2,3 yüzde puan aralığında olduğunu gösterdi.
Analizdeki DeğerlendirmelerSanayi üretimi ile sanayi katma değeri arasındaki yüksek eş bağıntıyı ve sanayi katma değerinin GSYH içindeki ağırlığını göz önüne alarak yapılan tahminlere göre, köprü günlerinin sanayi üretimi üzerinden GSYH’nin çeyreklik büyümesini 0,15 ila 0,45 yüzde puan aşağı çekebileceği ifade edildi. Bu yılın ikinci çeyreğinde görülen söz konusu aşağı yönlü etkinin, üçüncü çeyrek sanayi üretimi ve milli gelir verilerinde mekanik olarak yukarı yönlü bir etki yaratabileceği belirtildi. Özetle, 2024 yılının ilk yarısına ilişkin milli gelir verileri, ilk çeyrekte öne çekilen talep ve ikinci çeyrekte köprü günleri gibi faktörler dikkate alındığında, iktisadi faaliyetin ana eğiliminde ılımlı fakat para politikasının gecikmeli etkileriyle giderek artan bir zayıflama olduğunu göstermektedir. Üçüncü çeyreğe ait öncü göstergeler ve yüksek frekanslı veriler de yurt içi talebin yavaşlamaya devam ettiğine işaret etmektedir. Bu çerçevede, yılın ikinci yarısında talepteki dengelenmenin dezenflasyon sürecine katkısının güçlenerek sürmesi beklenmektedir.