Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl yaklaşık 10 milyon kişide Alzheimer hastalığı tespit edilmektedir. Bu durumun 2050 yılına kadar hasta sayısının 139 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Dünyada her 3,2 saniyede bir kişi Alzheimer’a yakalanırken, bu hastalık hakkında farkındalık oluşturmak ve tedavi süreçlerinde destek sağlamak amacıyla her yıl 21 Eylül tarihinde “Dünya Alzheimer Günü” etkinlikleri düzenlenmektedir.
Alzheimer, beyin hücrelerinin zamanla ölümüne bağlı olarak hafıza kaybı, demans ve genel anlamda bilişsel fonksiyonların azalması ile karakterize edilen nörodejeneratif bir hastalıktır. Bu hastalık, her yıl dünya genelinde binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olmaktadır.
“21. Yüzyılın Kabusu”
Alzheimer, ilk kez 1906 yılında Alman psikiyatrist ve patolojist Alois Alzheimer tarafından tanımlanmıştır. Özellikle 65 yaş üstü bireylerde beyin dokularında ağır hasara yol açtığı tespit edilmiştir. Uzmanlar, Alzheimer’ı “21. yüzyılın kabusu” olarak nitelendirmektedir.
Hastalık, günlük aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile birlikte nöropsikiyatrik semptomların ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği bir durum olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde bilinen kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Uzmanlar, Alzheimer hastalığının görülme sıklığının 65 yaşından sonra her 5 yılda bir 2 kat arttığını belirtmektedir.
Her yıl Alzheimer hastası sayısına 10 milyon yeni vaka eklenmektedir. Bu hastalığa yakalanan bireylerin yüzde 60’tan fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır. Alzheimer hastalığının yıllık küresel maliyetinin şu anda 1,3 trilyon ABD doları civarında olduğu, 2030 yılına kadar bu rakamın 2,8 trilyon ABD dolarına yükselebileceği tahmin edilmektedir. Bu durumda, Alzheimer hastalığının yıllık maliyetinin 2030’da dünyanın en büyük 8. ekonomisi olan İtalya’nın mevcut yıllık gayrisafi yurt içi hasılasını (GSYİH) geride bırakacağı öngörülmektedir.
Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre yaklaşık 700 bin Alzheimer hastası bulunmaktadır.
Alzheimer hastalığı, demans türleri arasında en yaygın olanıdır ve beyin hücrelerinin zamanla ölümüne bağlı olarak hafıza kaybı ve bilişsel fonksiyonların azalması ile kendini göstermektedir. Bu hastalık, genellikle ilerleyen yaşlarda daha sık görülmektedir.
Alzheimer’s Disease International (AZI) tarafından hazırlanan 2021 raporunda, dünya genelinde demans hastalarının yaklaşık yüzde 75’inin teşhis edilmediği tahmin edilmektedir. Farkındalık eksikliği, doğru teşhis konulmasında önemli bir engel olarak gösterilmektedir. Bazı düşük ve orta gelirli ülkelerde ise bu oran yüzde 90’a kadar çıkabilmektedir. Uzmanlar, hipertansiyon, diyabet, obezite, sigara ve alkol tüketimi ile depresyonun Alzheimer riskini artırdığını vurgulamaktadır.
Demansı iyileştirmek veya hastalığın ilerleyişini durdurmak için günümüzde geçerli bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak, klinik deneylerin çeşitli aşamalarında birçok yeni tedavi yöntemi üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Araştırmalar, bireylerin düzenli egzersiz yaparak, sigara ve alkol kullanımından kaçınarak, kilolarını kontrol altında tutarak, sağlıklı beslenerek ve tansiyon, kolesterol ile kan şekeri seviyelerini dengede tutarak bunama riskini azaltabileceğini göstermektedir.