DOLAR 35,2173 0.05%
EURO 36,8366 0.19%
ALTIN 2.977,240,31
BITCOIN 3374912-0,41%
İstanbul

AÇIK

  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
Alman Otomotiv Sektöründe Elektrikli Araç Geçişi ve Ekonomik Zorluklar

Alman Otomotiv Sektöründe Elektrikli Araç Geçişi ve Ekonomik Zorluklar

ABONE OL
30 Kasım 2024 00:24
Alman Otomotiv Sektöründe Elektrikli Araç Geçişi ve Ekonomik Zorluklar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Alman Otomotiv Sektörü ve Elektrikli Araç Geçişi

Alman otomotiv üreticileri, elektrikli araçlara geçişte karşılaştıkları yüksek maliyetler ve Çin ile Avrupa’dan gelen zayıf talep nedeniyle ciddi bir baskı altında kalmış durumda. Son yıllarda otomobil endüstrisinde yaşanan çığır açan teknolojik gelişmeler, özellikle Çin ve ABD merkezli olurken, bu durum Avrupa kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Çinli üreticilerin artan rekabeti, Alman otomobil devlerinden Volkswagen’in tarihi işten çıkarma ve fabrika kapatma planlarını gündeme getirerek tartışmaları daha da derinleştirdi.

Volkswagen’in aldığı bu karar, Alman otomotiv sanayisinin içinde bulunduğu krizi daha da derinleştirirken, sektördeki yüksek vergi oranları, artan elektrik fiyatları ve geniş bürokrasi gibi faktörler, ülkedeki rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Otomotiv endüstrisindeki zayıflık, Alman yetkilileri düşündürmeye devam ederken, bu durumun ekonominin büyüme hızını yavaşlatacağı değerlendirmeleri de yapılıyor.

Alman Otomotiv Sektörünün Önemi

Alman otomotiv endüstrisindeki kriz, gözden kaçan trendlerin, yapısal sorunların ve jeopolitik risklerin karmaşık bir etkileşimiyle ortaya çıkmış durumda. Bir zamanlar Alman ekonomisinin belkemiğini oluşturan bu sektör, ülke genelinde toplam katma değerin yüzde 5’ini, istihdamın ise yüzde 3’ünü sağlıyor. Ayrıca, gelir açısından da Almanya’nın en büyük sanayi sektörü konumunda.

Alman otomotiv üreticileri, geçen yıl 272,6 milyar avro değerinde ihracat gerçekleştirdi ki bu, toplam ihracatın yüzde 17,3’ünü oluşturuyor. Haziran 2024 itibarıyla tedarikçiler hariç Alman otomotiv sektöründe yaklaşık 773 bin kişinin istihdam edildiği kaydedilirken, bu sayı 2023’e göre yüzde 0,8 azalmış durumda. Sanayide çalışanların yaklaşık yüzde 14’ü otomotiv sektöründe yer alıyor ve bu da otomotiv sektörünü, 952 bin çalışanı olan makine mühendisliğinden sonra en büyük ikinci sanayi sektörü konumuna getiriyor.

ABD, yaklaşık yüzde 13’lük payıyla Alman otomobil ihracatının en önemli pazarı konumundayken, onu Birleşik Krallık ve Çin takip ediyor.

Alman Ekonomisinin Zayıflaması

Almanya’da yapısal sorunlar, ekonomiyi frenlerken, “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” modelinin artık geçerliliğini yitirdiği görülüyor. Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi krizler, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği ve demografik zorluklar gibi birçok meseleyle yüzleşiyor.

Almanya’nın “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında ezildiği” belirtiliyor. Ekonomi, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve aşırı yüksek lokasyon maliyetleriyle” sıkışırken, iç ve dış siyasi çalkantılar, ülkenin Avrupa ve uluslararası alanda zemin kaybetmesine neden oluyor.

Tarihsel olarak, küreselleşme ve ucuz enerji girdilerine dayanan Alman büyüme modeli, artık yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya. Küresel ticarette korumacılık artarken, Rusya-Ukrayna Savaşı enerji maliyetlerini yükseltiyor ve Almanya’nın reel GSYH büyümesi, Kovid-19’dan beri G7 ülkeleri arasında en alt sıralarda yer alıyor. İhracata bağımlı olan ve ülkenin GSYH’sinin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Alman sanayisi, global ekonomik yavaşlama, artan Çin rekabeti ve yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.

Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülen ekonomi, üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtulmuştu. Hükümet, ekonomide bu yıl yüzde 0,2 küçülme bekliyor. Eğer bu yıl da küçülme gerçekleşirse, Almanya 2023 yılında olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak. Ülkede Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti, çeşitli tartışmaların ardından 6 Kasım’da dağılmıştı. Ülke, yaklaşık 20 yıl sonra erken seçimlere gidecek ve seçim tarihi 23 Şubat olarak planlanıyor.

Ayrıca, ocak ayında yeniden ABD Başkanı olarak yemin edecek olan Trump, seçimi kazanması halinde dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını belirtmişti. Analistler, Trump’ın AB ithalatına yönelik gümrük vergileri uygulamasının, ihracata dayalı Alman ekonomisi için olumlu olmayacağını ifade ediyor. ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda ve Almanya’nın ihracatının yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor.

Elektrikli Araçlara Geçişteki Tereddütler

Alman otomotiv endüstrisi, uzun süre geleneksel yanmalı motorlara bağlı kalmayı tercih ederken, elektrikli hareketliliğe geçişte tereddüt gösterdi. Bununla birlikte, Tesla ve BYD gibi Çinli şirketler, elektrikli hareketliliğe erken yatırımlar yaparak sektördeki rekabeti artırdılar. Uzmanlara göre, Alman otomotiv üreticileri, başarılı içten yanmalı motor modellerine odaklanarak dönüşüm ihtiyacını hafife aldılar ve bu nedenle elektrikli araçlara geçişte geri kaldılar.

Elektrikli araçlara geçiş, çeşitli düzenlemeler ve ham madde tedarikindeki zorluklar nedeniyle zorlu bir süreç olarak değerlendiriliyor. Asyalı üreticilerin hakim olduğu batarya teknolojisine büyük yatırımlar yapılması gerekiyor ve bu durum, artan maliyetlerle birlikte Alman üreticilerini zor durumda bırakıyor. Alman hükümetinin Ulusal Otomobil Platformu (NPM) tarafından yapılan bir çalışma, ülkenin yanmalı motorları bırakıp elektrikli otomobillere geçmesinin büyük maliyetler doğuracağını ortaya koyuyor.

Özellikle elektrikli otomobil geçişinin, 2030 yılına kadar 410 bin kişinin işsiz kalmasına yol açması bekleniyor. Bunun temel nedeni, elektrikli motorların petrolle çalışan motorlara göre daha az parçaya ihtiyaç duyması ve dolayısıyla üretimde daha az işçi gerektirmesi. İçten yanmalı bir motora en az 1200 parça monte edilirken, elektrik motorlarında bu sayı yaklaşık 200 adetle sınırlı kalıyor. Bu durum, otomobil üretiminde ve kullanılan parça sayısındaki azalmayı beraberinde getirerek, birçok otomobil parça tedarikçisini olumsuz etkiliyor.

Tedarikçilerin Zor Durumu

Almanya’daki otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu derin kriz, tedarikçileri de olumsuz etkiliyor. Tedarikçiler, düşen siparişler ve artan maliyetlerle başa çıkmakta zorlanırken, birçok firma elektrikli hareketlilik gereksinimlerini karşılamak için işten çıkarmalar veya yeniden yapılanma sürecine gitme planları yapıyor. Son aylarda Volkswagen, Ford, ZF WABCO ve Continental gibi büyük otomobil üreticileri, fabrikalarında binlerce işçinin işten çıkarılacağına dair haberlerle gündeme geldi.

Örneğin, Alman otomotiv ve sanayi tedarikçisi Schaeffler, 5 Kasım’da 2 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere Avrupa genelinde 4 bin 700 kişiyi işten çıkaracağını duyurdu. 23 Kasım’da ise otomotiv sektörünün önemli tedarikçilerinden Bosch, otomotiv biriminde 3 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere, dünya genelinde 5 bin 500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Bosch, ayrıca üretim tesislerinde kısa mesaiye gidileceğini de belirtti.

Bir diğer otomobil parça tedarikçisi Johann Vitz GmbH, 106 yıllık geçmişinin ardından iflas başvurusunda bulunarak yeniden yapılanma sürecine girdi.

İstihdam Kaybının Sürekliliği

Alman Otomobilciler Birliği (VDA), elektrikli araçlara geçişin Alman otomotiv endüstrisine gelecek on yıl içinde 140 bin ek istihdama mal olacağı öngörüsünde bulunuyor. Ancak, sektördeki istihdam yapısının “demografi ve karbonsuzlaşma” ile köklü bir dönüşümle karşı karşıya olduğu ve bu dönüşümün 2035 yılına kadar yaklaşık 190 bin kişinin iş kaybına yol açacağı öngörülüyor. VDA’nın yaptırdığı araştırmalara göre, 2035 yılına kadar sektördeki iş gücü arzı, demografik nedenlerden dolayı yüzde 6,3 oranında düşecek.

Almanya’da 2019-2023 döneminde istihdamda görülen 46 bin kişilik azalma, esasen elektrikli araçlara geçişten kaynaklanıyor. Eğer bu azalma eğilimi devam ederse, 2035 yılına gelindiğinde otomotiv sektöründeki istihdam sayısının yaklaşık 190 bin kişi azalması bekleniyor.

Çin’in Rolü ve Etkisi

Almanya’nın diğer büyük Avrupa ekonomilerine kıyasla Çin’e olan bağımlılığı dikkat çekici bir düzeyde. Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin’deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor. Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunun Çin’den geldiği belirtiliyor.

Alman otomobilleri, Çin’de yoğun talep görüyor ve Alman otomotiv üreticileri Volkswagen, Daimler ve BMW’nin gelirlerinin yüzde 30’dan fazlası Çin pazarından sağlanıyor. Çin, uzun zamandır Alman otomobil üreticileri için merkezi bir büyüme pazarı konumundayken, Mercedes, Audi ve BMW gibi markalar, büyüyen Çin orta sınıfında büyük bir popülariteye sahip. Ancak, Çinli üreticiler bu arayı giderek kapatırken, BYD, Nio ve Geely gibi markalar, Çin iç pazarında daha fazla hakimiyet kuruyor ve bu da Alman üreticilerin pazar payının önemli ölçüde düşmesine sebep oluyor.

Son yıllarda Avrupa ülkelerinde satılan elektrikli otomobillerin pazarında Çin üreticilerinin payı hızla yükseliyor. Çin’de üretilen düşük fiyatlı ve sübvanse edilmiş elektrikli otomobiller, rakiplerini geride bırakıyor. BYD, SAIC ve Geely gibi markalar ile Tesla ve farklı Avrupa şirketlerin araçlarının üretimi burada gerçekleştiriliyor.

Alman sanayisinin giderek zayıflaması, Çinli şirketlerin teknolojik olarak arayı kapatması ve Uzak Doğulu şirketlerin yenilenebilir enerji ve otomotivde Almanları geride bırakması, Almanya’da “Çin Şoku” olarak tartışılıyor.

Elektrikli Araçlara Yönelik Zayıf Talep

Alman üreticiler, elektrikli model sayılarını artırmalarına rağmen, talep beklentilerin altında kalıyor. Uzmanlar, devlet teşviklerinin yetersiz kalması, yüksek satın alma maliyetleri ve sürdürülebilir olmayan şarj altyapısını bu durumun başlıca nedenleri olarak gösteriyor. BYD gibi Çinli üreticilerin daha düşük üretim maliyetlerinden faydalanarak daha ucuz ve teknolojik araçlar sunması, Alman üreticilerini olumsuz etkiliyor.

Çin’deki ekonomik yavaşlama, Alman otomobil üreticilerinin satışlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Bu nedenle, üreticiler bu yıl için kar tahminlerini art arda düşürmek zorunda kalıyor. Yüksek maliyetlerle mücadele eden Volkswagen (VW) Grubu’nun, temmuz-eylül döneminde net karı yıllık yüzde 64 düşerek 1,58 milyar avroya geriledi. Grubun geçen yıl temmuz-eylül döneminde 4 milyar 894 milyon avro olan özel kalemler öncesi karı da bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 41,7 düşüşle 2 milyar 855 milyon avro oldu. Grubun üçüncü çeyrekteki araç satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 düşerek 2 milyon 122 bine geriledi.

Volkswagen’in iştiraki Audi, yılın üçüncü çeyreğinde faaliyet kârının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 91 düşerek 106 milyon avroya indiğini bildirdi. Diğer bir Alman otomotiv üreticisi Mercedes-Benz’in karı, üçüncü çeyrekte Çin’deki zayıf lüks otomobil satışları nedeniyle azalma gösterdi. Şirketin temmuz-eylül döneminde düzeltilmiş faaliyet karı (FAVÖK), geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 48 azalarak 2 milyar 517 milyon avroya geriledi. Şirketin net karı ise yüzde 53,8 düşüşle 1 milyar 719 milyon avroya indi. Diğer Alman lüks otomobil üreticisi BMW Group’un yılın temmuz-eylül dönemindeki karı, Çin’deki satışların düşmesi ve araçların geri çağrılması sebebiyle yıllık yüzde 84 düşerek 476 milyon avroya indi.

Bu dönemde, BMW’nin en büyük pazarı olan Çin’deki (Mini markası dahil) araç teslimatlarının yüzde 29,8 azalarak 147 bin 691’e düştüğü kaydedildi. BMW, Çin’deki talebin durağanlaşması nedeniyle satışlarının etkilendiğini ve tüketici talebinin zayıf kaldığını belirterek, bu yıl için satış tahminlerini aşağı çekti.

Alman Otomotiv Sektöründeki Krizin Diğer Sebepleri

Almanya’daki üretim maliyetleri, yüksek enerji fiyatları ve ücretler nedeniyle diğer ülkelere kıyasla önemli ölçüde yüksek kalıyor. Düşük kar marjlı giriş seviyesi modellerin bu koşullar altında karlı bir şekilde üretilmesi zorlaşıyor. Almanya’da birçok otomobil fabrikasının ortalama kapasite kullanımı üçte iki seviyesine düşerken, bu durum tesislerin verimliliğini etkiliyor ve araç başına sabit maliyetleri artırıyor. Bu da Alman üreticilerin maliyet sorununu daha da kötüleştiriyor ve ülke markalarını daha az rekabetçi hale getiriyor.

Alman otomobil endüstrisinin bir diğer zayıf noktası da dijital teknolojilerin yavaş gelişimi. Tesla’da standart olan otonom sürüş sistemleri veya yenilikçi bilgi-eğlence özellikleri, Alman modellerinde genellikle daha az gelişmiş durumda. Avrupa’daki ekonomik durum, otomotiv endüstrisi üzerinde önemli bir baskı oluştururken, tüketicinin yüksek enflasyon sonrası tasarruf eğiliminde olması, artan belirsiz ortam ve zayıf ekonomik büyüme, birçok tüketicinin yeni bir araba alımını ertelemesine neden oluyor. Bu durum, Asyalı rakiplerine kıyasla ürünleri daha pahalı olan Alman üreticilerini olumsuz etkiliyor.

Uluslararası ticari ilişkiler ek riskler içerirken, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi durumunda AB’den gelecek otomobillere olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin, Çin’in AB’ye yanıt olarak Avrupa’dan elektrikli otomobillere yönelik olası yeni vergilerin de durumu daha da kötüleştirebileceği belirtiliyor. ABD ve Çin gibi ihracat pazarlarına olan bağımlılık, Alman otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu krizi daha da derinleştiriyor. Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle olası gümrük vergilerinin, Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in kârlarını önemli ölçüde azaltabileceği öngörülüyor.

Bu durumun sektör üzerindeki baskıyı artırması ve derin istihdam kesintilerine yol açması bekleniyor. Kovid-19 pandemisi sırasında elde edilen güçlü karların ardından, birçok şirket marjlarına ilişkin gerçekçi olmayan beklentilerini sürdürürken, getiriler üzerindeki bu baskı, araştırma ve geliştirmeye yapılan uzun vadeli yatırımları tehlikeye atan aşırı kemer sıkma önlemlerine yol açıyor.

En az 10 karakter gerekli