CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin çeşitli ilçelerinde hayvancılıkla uğraşan besicilerle bir araya geldi. Küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerinin karşılaştığı sorunların giderek arttığını vurgulayan Gürer, maliyet artışlarının hayvancılığı ciddi bir şekilde tehdit ettiğine dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, “1 ila 10 hayvanı olan ve çiftçilik yapmayanların ahırlarının artık boşaldığını görüyoruz. Orta ölçekli işletmelerde de yem fiyatlarının artışı nedeniyle hayvancılık yapanlar, bu işin sürdürülebilir olmadığını dile getiriyor. Özellikle yem ve faizlerdeki artış, hayvancılığı doğrudan etkiliyor.” dedi.
Gürer, TÜİK’in 2024 yılı son büyükbaş hayvan sayısı istatistiklerine de değindi. Haziran ayında 16 milyon 555 bin baş büyükbaş hayvan varlığının kaydedildiğine işaret eden Gürer, sığır sayısının Haziran 2024 itibarıyla bir önceki yılın Aralık ayına göre %0,2 azalarak 16 milyon 396 bin başa düştüğünü belirtti. Ayrıca, iddialı bir şekilde artırılması hedeflenen manda sayısının %2 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleştiğini aktardı. Gürer, “TÜİK verilerine göre, 2020 yılından beri ithalata rağmen büyükbaş hayvan varlığı azalmaya devam ediyor. 2020 yılında büyükbaş hayvan sayısı 18 milyon 615 bin baş olarak açıklanmıştı; sığır sayısı 18 milyon 426 bin baş, manda sayısı ise 189 bin baş olarak belirtilmişti. Bu durumda 4 yılda ithalata rağmen yaklaşık 2 milyon civarında sığır varlığının eridiği görülüyor.” ifadelerini kullandı.
Besici Süleyman Demirbaş, 2017-2018 yıllarında başladıkları hayvancılık faaliyetlerinin artık sürdürülemez bir noktaya geldiğini belirtti. Artan maliyetler ve kredi faizlerindeki yükselişin sektöre büyük darbe vurduğunu dile getiren Demirbaş, işletmesinde yaşadığı süreci şu şekilde anlattı:
Demirbaş, süt ve et üretimi yaptıklarını, yem maliyetlerinin maliyetlerinin %70’ini oluşturduğunu belirterek, “Biz süt hayvancılığı yapıyoruz, damızlığımızı yetiştiriyoruz, erkek danalarımızı besliyoruz. Hem et hem süt üretimi yapıyoruz. Günlük bir hayvan 10-12 kilo arasında süt yemi tüketiyor. Kaba yem olarak silajlık mısırı, yoncayı, samanı 30 kiloya tekabül ediyor. Çiftçilik de yapıyoruz; kaba yemimizi kendimiz yetiştiriyoruz.” dedi. Demirbaş, “Kesime giden çok sayıda hayvan var. Geçen yıllarda 485 hayvanımız varken şu an 350’ye düştük. Üretmeden ziyade gerilemeye gidiyoruz. Yılda 80-100 hayvan artışımız olması gerekirken düşüşe geçiyoruz.” diye ekledi.
Demirbaş, “Biz aile şirketiyiz, hepimiz buradayız. Düğünümüz, derneğimiz yok, hafta sonumuz yok, tatilimiz yok. Tüm gelirimizi hayvancılıktan sağlıyoruz. Şu anda başa baş gidiyoruz ama maliyetlerimizin %70’ini yem oluşturuyor, geri kalan %30 diğer masraflara gidiyor. Bize şu anda hiçbir şey kalmıyor.” dedi. Ayrıca, “Bu yıl sonuna kadar görünen o ki yem fiyatlarına %40 daha zam gelecek gibi gözüküyor. Elektriğimize %40 zam geldi. Mazota sürekli zam geliyor.” diyerek durumu özetledi.
Ömer Fethi Gürer, yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı. İthal hayvan politikalarının uzun vadede ülke hayvancılığına zarar verdiğini belirterek, “Besicilik yapılıyor ama gelir sağlayamaması durumunda işletmeler daralmayı düşünüyor. Bu yıl da belli miktarda hayvanını satmak zorunda kalmış. Yerli üreticiyi desteklemek gerekli.” dedi. Gürer, “Türkiye ithal etmemeli. Kendi üreticisini, süt inekçiliğini geliştirerek süreci götürmeli.” ifadelerini kullandı.
Üretici Süleyman Demirbaş, fabrikaların üreticileri tehdit ettiğini, fazla süt almayacaklarını belirterek üreticiyi baskı altında tuttuklarını söyledi. Demirbaş, “Yarım litrelik bir su alıyorsun, 10 lira. Ben 1 litrelik sütü 14 liraya satıyorum, yarım litre suyu 10 liraya alıyorum. Fabrikalar şu anda bizleri tehdit altında tutuyor. Diyor ki ‘Fazla sütünüzü almayacağız.’” şeklinde konuştu.