Gelişmekte olan ülkelerin para birimleri, son dönemde doların zayıflamasıyla birlikte rekor seviyelere ulaşmış durumda. Özellikle ABD’de temmuz ayında işsizlik oranının yaklaşık üç yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 4.3’e çıkması, ekonominin resesyona gireceği ya da gerilemeye yaklaşacağı yönündeki endişeleri tetikledi. Bu durum, dolarda daha fazla değer kaybına yol açtı.
ABD’nin daha gevşek bir para politikası uygulayacağına dair artan beklentiler, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin dolar karşısında değer kazanmasına neden oldu. MSCI’nın para birimlerini takip eden endeksi, doların diğer bazı para birimlerinden oluşan sepet kur karşısında yüzde 0.3 zayıflamasıyla yüzde 0.6 oranında yükselerek rekor seviyeye ulaştı. Ancak bu yükselişte Türk Lirası, Rus Rublesi ve Arjantin Pezosu’nun katkısı olmadı. Doların zayıfladığı 9 Ağustos ile 19 Ağustos tarihleri arasında, bu üç para birimi dışında kalan 20 gelişmekte olan ülkenin para birimi, dolar karşısında değer kazandı.
Türk Lirası, dolardaki zayıf seyire rağmen yine ‘kaybedenler kulübünde’ yer aldı. En kötü performansı sergileyen para birimi, yüzde 1.39 değer kaybıyla Rus Rublesi oldu. Ukrayna’nın Rus kenti Kursk’a başlattığı saldırıdan bu yana rubledeki kayıplar yüzde 4’ün üzerine çıktı. Rubleyi, yüzde 0.75 kayıpla Arjantin Pezosu ve yüzde 0.74 kayıpla Türk Lirası izledi. Dolar karşısında en iyi performansı ise yüzde 3.10 değer kazanan Güney Afrika Randı sergiledi. Diğer para birimlerinin dolar karşısındaki performansı ise şu şekilde sıralanabilir:
Doların diğer önemli para birimleri karşısındaki seyrini ölçen Dolar Endeksi (DXY), 9 Ağustos’tan bu yana yüzde 1.15 oranında düşüş gösterdi. DXY, 103 seviyelerinden hızla gerileyerek dün itibarıyla 101.7’ye kadar düştü. Bank of America analistlerine göre, 2024’ün başlarında Avrupa ve Asya işlem saatlerinde dolara yönelik talep bir ralliye katkıda bulundu, ancak bu ay yaşanan küresel piyasa şoku, Avrupa merkezli yatırımcılar arasında duyarlılık değişikliğine yol açtı. Bu yatırımcılar artık yıl için dolarda toplu olarak net kısa pozisyona geçmeyi tercih ettiler.
Analistler, ABD ekonomik verilerinin dünyanın diğer bölgeleriyle daha uyumlu hale gelmeye başlaması ve ABD getirilerindeki düşüşle birlikte yabancı yatırımcılar için dolara olan cazibenin azaldığını vurgulamaktadır. Bu durum, gelişmekte olan piyasaların daha fazla ilgi görmesine ve yatırımcıların dikkatini bu piyasalara yönlendirmesine neden olabilir.