DOLAR 38,2052 0.27%
EURO 44,2354 1.66%
ALTIN 4.170,162,30
BITCOIN 33415863,97%
İstanbul
14°

AÇIK

  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
Hormonların Obezite Üzerindeki Etkileri

Hormonların Obezite Üzerindeki Etkileri

ABONE OL
29 Aralık 2024 05:24
Hormonların Obezite Üzerindeki Etkileri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hormonların Obezite Üzerindeki Etkisi

Hormonların Obezite Üzerindeki Etkisi

Vücuttaki hormonlar, büyümenin düzenlenmesi, iştah kontrolü, açlık ve tokluk durumlarının uyarılması gibi birçok önemli görevi üstlenmektedir. Kilomuzun da büyük ölçüde hormonlarımız tarafından belirlendiğini söylemek mümkündür. Bu nedenle obezitenin sadece dengesiz beslenme ve fiziksel aktivite eksikliğinden kaynaklandığını düşünmek yanıltıcı olabilir. İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, günümüzde yaygın hale gelen kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser ve nörolojik rahatsızlıkların temel sebeplerinden birinin obezite olduğunu ve bu durumun çoğu zaman bazı hormonal hastalıklarla birlikte seyrettiğini vurgulamıştır. Obezitenin hormonal kaynaklı bazı sorunlarını şu şekilde sıralamaktadır:

İnsülin Direnci

İnsülin direnci, reaktif hipoglisemi ve Tip 2 diyabet, obeziteye zemin hazırlayan önemli faktörlerdir. İnsülin, kanda bulunan şekerin hücreler içine girmesini sağlayan bir hormondur. Kanda yüksek miktarda bulunan insülin, ilk başta kan şekerini hücrelere iletse de, eğer vücuda giren glikoz miktarı hücrelerin alabileceğinden fazla olursa, insülin bu görevini yerine getiremez hale gelir. İnsülin hormonunun etkisinin azalması durumuna insülin direnci (rezistansı) denir ve bu durum kilo alımını artırır. Kilo arttıkça insülin direncinin de arttığı ve dolayısıyla şeker hastalığı riskinin yükseldiği gözlemlenmektedir.

Hormonların Obezite Üzerindeki Etkileri

Reaktif Hipoglisemi

Pankreastan salgılanan insülin hormonu, pankreasın aşırı çalışması neticesinde azalabilir. Bu durum, önce acıkma atakları ile kendini gösteren şeker düşüklüğü (reaktif hipoglisemi) sonrasında ise gizli şeker ve hatta şeker hastalığına yol açabilir. Reaktif hipoglisemi, diyabeti olmayan bireylerde yemeklerden kısa bir süre sonra meydana gelen ani kan şekeri düşüşüdür. Özellikle rafine karbonhidratların aşırı tüketimi bu durumu tetikler. Bu nedenle sık sık yemek yeme ihtiyacı ortaya çıkar ve sonuç olarak obezite gelişir. Tüm çabalarına rağmen kilo veremeyen bireylerin çoğunda reaktif hipoglisemi sorunu bulunmaktadır.

Diyabet

Şeker hastalarının büyük bir kısmı obezite sorunuyla karşı karşıyadır. Diyabetin yanı sıra, pankreasa yerleşen ve aşırı insülin salgılayan “insülinoma” adı verilen tümöral hastalık da insülin direncine bağlı olarak aşırı yemek yeme ve şişmanlıkla sonuçlanabilmektedir.

Uyku Apnesi

Uyku apnesi, uykuda belirli aralıklarla solunumun durması olarak tanımlanmaktadır ve bu durum obeziteye yol açabilir. Derin uyku aşamasına geçildiğinde büyüme hormonu ve yağları yakan hormonlar salgılanmaya başlar. Bu hormonların üretiminde meydana gelen bozukluklar, vücutta yağ birikimi ve obeziteye neden olabilir.

Leptin Direnci

Leptin hormonu, beyne ‘tokluk’ sinyali gönderen bir hormondur. Leptin eksikliği durumunda, bu hormonun kana verilmesi mümkün olmaz ve kişi aşırı yemek yiyerek kilo alır. Tatlandırıcılar, fazla trans yağ, doymuş yağlar ve rafine karbonhidratlar, leptin direncine yol açarak obeziteyi tetikleyebilir.

Hormonların Obezite Üzerindeki Etkileri

Ghrelin Direnci

Ghrelin, beyne “açlık” sinyali gönderen bir hormondur. Ghrelin seviyesi, yemeklerden hemen önce en yüksek seviyeye ulaşır ve yemek yendikten yaklaşık 3 saat içinde düşer. Ghrelin seviyesinin yüksekliği, kişinin daha çabuk acıkmasına neden olur ve bu durum genellikle kilo alımı ve obezite ile ilişkilendirilir.

Tiroit Hastalıkları

Tiroit bezinin normalden az çalışması (hipotiroidi) kilo artışına ve ödem durumuna sebep olabilir. Hipotiroidi, metabolizmanın yavaşlamasına yol açarak kilo artışını tetikler. Bu kilo artışı ise bozulmuş glikoz toleransı, şeker hastalığı ve kalp-damar hastalıklarına yol açabilir.

Polikistik Over Sendromu

Beyin, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer endokrin organlar arasındaki iletişimin bozulması sonucu; üreme çağındaki kadınlarda sıkça görülen bir endokrin bozukluktur. Bu durum, adet düzensizliği, tüylenme ve aşırı kilo gibi belirtilerle kendini gösterir.

Böbreküstü Bezi Hastalıkları

Kortizol, stres hormonu olarak bilinir ve yüksek seviyeleri “Cushing Sendromu” adı verilen tabloya yol açar. Diyet ve egzersizle kilo veremeyen bireylerde, özellikle karın bölgesinde, göğüs ve koltuk altlarında görülen kırmızı-mor renkli çatlaklar, tansiyon yüksekliği, ay dede yüzü (özellikle yanak bölgesinde) ve karın bölgesinde yağ dokusu artışı varsa Cushing Sendromu riski düşünülmelidir.

Ne Yapabiliriz?

Hormon seviyelerini dengede tutmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Akdeniz tarzı beslenme, yemeklerde protein, yağ ve karbonhidrat dengesini sağlamak, düzenli yemek saatlerine uymak, kalorisi düşük, lif yönünden zengin besinleri tercih etmek, kahvaltıda yüksek protein almak, düzenli hareket etmek ve kaliteli uyku almak, hormon dengenizi korumanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca, düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek ve hormonal sorunların basit testlerle tespit edilip kontrol altına alınabileceğini unutmamak önemlidir.


En az 10 karakter gerekli