DOLAR 38,2596 0.11%
EURO 43,6952 -0.88%
ALTIN 4.145,52-1,51
BITCOIN 34987435,02%
İstanbul
17°

AÇIK

  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
Obezite: Kronik ve İlerleyici Hastalıklar ile Mücadele

Obezite: Kronik ve İlerleyici Hastalıklar ile Mücadele

ABONE OL
24 Şubat 2025 10:12
Obezite: Kronik ve İlerleyici Hastalıklar ile Mücadele
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Obezite: Kronik ve İlerleyici Bir Hastalık

Obezite, çok sayıda etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan, tekrarlayıcı bir doğası olan ve ilerleyici bir hastalıktır. Normalin üzerinde yağ dokusu birikmesi, bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkilerken, aynı zamanda tip 2 diyabet, hipertansiyon, lipid bozuklukları, kalp-damar hastalıkları, astım, kanser ve osteoartrit gibi çeşitli sağlık sorunlarına yakalanma riskini artırarak beklenen yaşam süresinin kısalmasına yol açmaktadır. Her geçen yıl artan obezite oranları, bu durumun topluma yükünü de artırmaktadır. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, dünya genelinde erişkin nüfusta obezite oranının yaklaşık %13 olarak tahmin edildiğini belirtmekte ve “Her 100 kişiden 39’u fazla kilolu. Obezite sıklığı 1975 yılından bu yana en az üç kat artmış durumda. Şu anda dünya genelinde yaklaşık 650 milyon yetişkin, 340 milyon ergen ve 39 milyon çocuk olmak üzere toplam 1 milyardan fazla obez birey bulunmaktadır” ifadelerini kullanmaktadır.

Türkiye: Avrupa’nın En Kilolu Ülkesi

Obezite, sadece yüksek gelirli veya üst-orta gelir grubuna ait bireylerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de hızla artan bir sorun olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Haliloğlu, çocukluk ve ergenlik dönemindeki obezite artışının da dikkatle izlenmesi gereken bir durum olduğunun altını çizmektedir. Araştırmalar, Türkiye’deki obezite oranının %30’un üzerine çıktığını ve ülkenin Avrupa kıtasındaki en kilolu ülke konumuna geldiğini göstermektedir. 1997-98 yıllarında yapılan Türkiye Diyabet Epidemiyoloji (TURDEP-I) çalışmasında erişkinlerde obezite sıklığı %22.3 iken, 12 yıl sonra gerçekleştirilen TURDEP-II çalışmasında bu oranın %35’e yükseldiği tespit edilmiştir.

Obezitenin Eşlik Ettiği Sağlık Sorunları

Obezite, kardiyometabolik, mental ve mekanik birçok hastalıkla birlikte görülebilmektedir. Bu durum, hem dünya hem de ülkemiz için giderek büyüyen bir sorun teşkil etmektedir. Prediyabet ve tip 2 diyabet, dislipidemi (kan yağlarında bozulmalar), hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, karaciğer yağlanması, polikistik over sendromu, infertilite, uyku apne sendromu, astım, osteoartrit (kireçlenmeler), idrar kaçırma, depresyon ve bazı kanser türleri, obezite ile birlikte gelişebilen hastalıklar arasında yer almaktadır.

Tanı Yöntemleri ve Sınırlamaları

Obezite, kronik bir hastalık olmasına rağmen, diğer kronik hastalıklarla benzer şekilde obezitenin tanı ve yönetimi için detaylı klinik önerilerin yetersiz kaldığı belirtilmektedir. Geleneksel olarak erişkinlerde obezitenin tanısı ve sınıflandırması için en yaygın yöntem beden kitle indeksi (BKİ) hesaplamasıdır. BKİ, kişinin kilogram cinsinden vücut ağırlığının, metre cinsinden boyunun karesine (kg/m2) bölünmesiyle hesaplanır. Obez bireylerde BKİ’nin yanı sıra bel çevresi, bel-kalça oranı, bel çevresi/boy oranı, boyun çevresi, el bileği çevresi ve deri kıvrımı kalınlığı gibi antropometrik ölçümler de göz önünde bulundurulmalıdır. Son yıllarda biyoimpedans cihazları ile vücut kompozisyonu belirlenmekte ve bireyin yağ, iskelet kası ve kemik kütlesi hakkında değerlendirmeler yapılmaktadır. Ancak biyoimpedans yöntemi, ölçülen yağ miktarının visseral (iç organların çevresindeki) yağ mı yoksa cilt altı yağ mı olduğunu ayırt edememektedir. Tedavi seçimleri sırasında genellikle sadece antropometrik ölçümlere dayanan bir yaklaşım benimsenmektedir; bu nedenle hastaların detaylı klinik değerlendirmeden geçmeden tedaviye başlanmaması gerektiği vurgulanmalıdır.

Avrupa Obezite Derneği’nin Görüşü

Beden kitle indeksi yöntemine dayanan tanısal yaklaşımların obeziteyi yeterince yansıtmadığı son dönemlerde anlaşılmıştır. Doç. Dr. Haliloğlu, “Sadece BKİ bazlı tanımlamalarda yağ dokusunun vücuttaki işlevi ve dağılımı ile ilgili yeterli bilgi alınamamaktadır. Örneğin, BKİ bazında fazla kilolu kategorisinde (BKİ 25-30 kg/m2) olan bireylerin karın yağlanması, obezite ile ilişkili hastalıklar açısından yüksek risk taşıdığı bilinmektedir. Araştırmalar, karın bölgesi yağlanmasının kardiyometabolik komplikasyon riskini artırdığını göstermekte ve vücut yağ dağılımının iyi bir göstergesi olan “bel çevresi/boy oranı”nın komplikasyon gelişiminde BKİ’den daha iyi bir parametre olduğu belirlenmiştir” açıklamasında bulunmuştur. Avrupa Obezite Derneği (EASO) da obezite tanısının yalnızca BKİ ölçümüne dayanmaması gerektiğini, antropometrik ölçüm olarak BKİ ve bel çevresi/boy oranının birlikte değerlendirilmesi ve hastanın tam klinik değerlendirmenin yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Kişiye Özel Tedavi Yaklaşımları

Obezite ile ilişkili hastalıkların önlenmesi için kişiye özel tedavi planlamasının yapılması gerektiği önemle belirtilmektedir. Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, “Doğru tedavi hedefi koyarak uzun dönemde hem mental hem de fiziksel kapasitelerde iyileşme ve yaşam kalitesinde artış sağlanabilir. Bu süreçte bireylerin ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş tedavi yöntemleri geliştirilmelidir” şeklinde konuşmaktadır.


En az 10 karakter gerekli