DOLAR 38,2821 0.05%
EURO 43,5666 -0.4%
ALTIN 4.046,67-2,14
BITCOIN 35531201,87%
İstanbul
13°

PARÇALI AZ BULUTLU

  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
Otizm Oranlarındaki Artış: Nedenleri ve Erken Teşhisin Önemi

Otizm Oranlarındaki Artış: Nedenleri ve Erken Teşhisin Önemi

ABONE OL
28 Ocak 2025 04:24
Otizm Oranlarındaki Artış: Nedenleri ve Erken Teşhisin Önemi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Otizm Oranlarındaki Artış ve Nedenleri

Çocuk Nöroloji Uzmanı Dr. Ece Gültekin, otizm oranlarındaki artışın en önemli sebeplerinden birinin erken teşhis ve tarama oranlarındaki yükseliş olduğunu vurguladı. Dr. Gültekin, “Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), beynin sinyal iletimindeki bozukluklar sonucu bireylerin iletişim, etkileşim ve öğrenme biçimlerinde farklılıklar gösterdiği nörolojik bir durumdur. Son yıllarda otizm tanısı konan bireylerin sayısındaki artış, daha fazla sayıda çocuğa erken dönemde tanı konulması ve tarama testlerinin yaygınlaşmasıyla doğru orantılıdır. Bu durum, toplumsal farkındalığın arttığını ve otizm konusunda daha fazla bilinirlik kazanıldığını göstermektedir” şeklinde konuştu.

ABD ve Ülkemizdeki Durum

Dr. Gültekin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Türkiye’deki otizm tanısı alma oranlarını karşılaştırarak, “2020 yılı itibarıyla ABD’de 8 yaşındaki her 36 çocuktan biri otizm tanısı alıyor. 2000 yılında ise bu oran 150’de 1’di. Türkiye’de ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023-2030 Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik II. Ulusal Eylem Planı’na göre, 2000 yılında her 150 çocuktan biri otizm tanısı alırken, 2020’de bu oran 36’da 1’e yükseldi. Başka bir deyişle, Türkiye’de 2000 yılından 2020 yılına kadar otizm oranındaki artışın %316,67 olduğu görülüyor. Bu artış, otizm tanısının daha kapsamlı bir şekilde konulmasına ve toplumsal farkındalığın artmasına bağlıdır” ifadelerini kullandı.

Genetik ve Çevresel Etkenler

Dr. Gültekin, “Otizmin kesin nedenleri hala tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi önemli bir rol oynamaktadır” diyerek devam etti. “Anne adaylarının hamilelik sürecindeki belirli faktörler ve çevresel kirlilik gibi unsurlar, otizm gelişiminde etkili olabiliyor. Özellikle Frajil X sendromu, tüberöz skleroz kompleksi ve Prader-Willi sendromu gibi genetik bozukluklar otizmle ilişkilendirilebilmektedir. Otizm teşhisindeki artış, geçmişte düşük tarama oranlarına sahip bazı demografik gruplarda daha belirgin hale gelmiştir. Kadınlar, belirli etnik veya demografik gruptaki çocuklar, prematüre doğanlar ve ileri yaşta ebeveynlik gibi faktörler de bu artışı tetikleyen etmenler arasında yer alıyor.”

Erken Teşhis Hayati Öneme Sahip

Otizm tanısının genellikle gözlemler ve ebeveynlerle yapılan görüşmelerle konulduğunu belirten Dr. Gültekin, erken yaşta yapılan taramaların bireylerin gelişimi açısından büyük farklar yaratabileceğini ifade etti. 18-24 ay arasında yapılan tarama testlerinin, potansiyel otizm vakalarını erken dönemde tespit edebileceğini aktaran Dr. Gültekin, ebeveynlerin bu testleri ihmal etmemeleri gerektiğini vurguladı. Erken müdahale ile otizmli çocukların bilişsel, sosyal ve iletişim becerilerinin önemli ölçüde geliştirilebileceğini belirten Dr. Gültekin, “Üç yaşına kadar başlanan tedaviler, çocukların gelişimine önemli katkılar sağlar” dedi.

Farklı Tedavi ve Terapi Yöntemleriyle Gelişim Sağlanıyor

“Otizmin kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte, erken yaşta başlanan tedavi yöntemleri, bireylerin gelişimine büyük katkı sağlıyor” diyen Dr. Gültekin, konuşma terapisi, ergoterapi, sosyal beceri eğitimi ve duyusal entegrasyon terapisi gibi destekleyici tedavi yöntemlerinin otizmli bireylerin günlük yaşam becerilerini geliştirdiğini ve ailelerin de bu süreçte aktif bir rol almasının önemli olduğunu ifade etti. Dr. Gültekin, erken müdahalenin, otizmli çocukların gelecekte daha bağımsız ve sosyal bir yaşam sürmelerine yardımcı olabileceğini, bunun da toplumda daha fazla farkındalık yaratacağını sözlerine ekledi.


En az 10 karakter gerekli