Günümüzde, stresle iç içe geçmiş bir yaşam sürmekteyiz. Bu durum, hem ruhsal hem de fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yaratarak bizi mutsuz ederken, bağışıklık sistemimizi de zayıflatmakta ve vücudumuzu hastalıklara karşı savunmasız hale getirmektedir. Bu nedenle, stresi yönetmeyi öğrenmenin önemine dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, stresin etkilerini ve başa çıkma yollarını açıklıyor:
“Atalarımız için stres, hayatta kalmanın anahtarıydı”
Stres, vücudumuzun iç ve dış dünyadan gelen uyaranlara verdiği fiziksel, ruhsal ve zihinsel tepkidir. Atalarımız için bu tepki, hayatta kalmayı sağlayan bir mekanizma olarak önemli bir rol oynamıştır. Tehlike anlarında salgılanan adrenalin ve kortizol hormonları, vücudu bir mücadeleye veya kaçmaya hazır hale getirerek hayatta kalmayı kolaylaştırır. Yani stres, kontrol edilebilir olduğunda, koruyucu bir etki gösterebilir. Örneğin, teslim edilmesi gereken bir proje veya yaklaşan bir sınav öncesinde hissettiğimiz stres, aslında motivasyonumuzu artırabilir. Beynimiz kısa vadeli baskı altında daha hızlı ve verimli çalışır.
Prof. Dr. Derya Uludüz: KRONİK STRESİN ZARARLARI

Uzun süreli stres durumlarında sürekli olarak salınan kortizol, bağışıklık hücrelerinin etkinliğini azaltır. Bu durumda, vücut enfeksiyonlara, otoimmün hastalıklara ve hatta kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına karşı savunmasız hale gelir. Stres, kan şekerini yükselterek Tip 2 diyabete zemin hazırlar. Ayrıca, kan basıncının sürekli yüksek seyretmesine yol açarak kalp krizi ve felç riskini artırır. Özellikle hipokampüste (beynin öğrenme ve hafızadan sorumlu bölgesi) uzun süre yüksek kalan kortizol seviyeleri, unutkanlık ve öğrenme güçlüklerine neden olabilir. Stres sırasında beyindeki serotonin ve dopamin gibi mutluluk hormonlarının seviyeleri düşer, bu da kişiyi depresyon ve anksiyeteye daha yatkın hale getirir. Kronik stres, kolajen üretimini azaltarak ciltte kırışıklıkların derinleşmesine yol açar.
STRESLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Stresi tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da, onunla başa çıkmak için bilimsel temellere dayalı bazı stratejiler geliştirebilirsiniz:
- Açık havada egzersiz yapın: Açık havada yapılan egzersizler, beynin endorfin ve dopamin üretimini artırır. Bu da mutluluk hissi yaratır ve kişiyi rahatlatır. Günde 30 dakikalık yürüyüş, koşu veya yüzme gibi aktiviteler stresle başa çıkmak için etkilidir.
- Doğru beslenin: Beslenmenizde triptofandan zengin muz, yüksek kakao içeren az miktarda çikolata ve fındık gibi besinlere yer verin. Bu besinler, mutluluk hormonu serotonin düzeylerini artırarak stresin etkilerini azaltır.
- Derin nefes alın: Derin nefes almak, beyindeki oksijen seviyesini artırarak sakinlik hissi yaratır. Günde 10-15 dakika 4-7-8 nefes tekniği (4 saniye nefes al, 7 saniye tut, 8 saniye ver) uygulamak, stres yönetiminde etkili bir yöntemdir.
- Sosyal bağlarınızı güçlendirin: Oksitosin hormonu, stres sırasında kortizolün zararlı etkilerini baskılar ve sakinlik hissi yaratır. Aileyle ve arkadaşlarla zaman geçirmek, gönüllü faaliyetlere katılmak veya evcil hayvanlarla oynamak oksitosin seviyelerini artırır.
- Kaliteli uyuyun: Yeterli ve kaliteli uyku, kortizol seviyelerini düzenler ve beynin dinlenmesini sağlar. Uyku sırasında beyin, gün boyunca biriken toksinleri temizler. Uykudan önce ekran kullanımını sınırlayın ve her gün 7-9 saat uyumaya özen gösterin.
- Dikkatinizi dağıtın: Olumsuz düşünceler, stresin sürekliliğini artırabilir. 90 saniye kuralı, bu döngüyü kırmak için etkili bir yöntemdir. Beynimizde bir düşüncenin duygusal etkisi, 90 saniye içinde zirveye çıkar ve sonra doğal olarak düşer. Bu sürede dikkatimizi farklı bir yere yönlendirmek, olumsuz düşüncenin etkisini hafifletir. Stres anında, 90 saniye boyunca nefesinize odaklanarak gevşemeye çalışın veya bu süreyi iyi değerlendirebileceğiniz bir şey yapın. Örneğin, sizi mutlu eden bir şeyi düşünün, bir kahve yapın ya da dışarıda bir kedi veya köpeği sevin.
- Gerekirse profesyonel destek alın: Ayrılık, boşanma veya afet gibi büyük stres yaratan durumlarla başa çıkmak için profesyonel yardım almak önemli olabilir. Terapiler, bireysel çözümler geliştirmeye yardımcı olur. Örneğin, bilişsel davranışçı terapi (BDT), olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye yardımcı olarak stresi azaltır.