HAFİF YAĞMUR
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail aleyhinde açılan soykırım davasına müdahillik beyanını resmi olarak sundu. Bu kapsamda, Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milletvekillerinden oluşan bir heyet, müdahillik bildirimini UAD Yazmanlığına iletti. Heyetin başında bulunan Büyükelçi Selçuk Ünal, birlikte hareket ettiği AKP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Cüneyt Yüksel, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel ile Anayasa Komisyon Üyesi ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan, bu kritik sürece katkıda bulunmak üzere bir araya geldi.
Türkiye, böylece Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya’nın ardından UAD’deki Güney Afrika-İsrail arasındaki soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke olma unvanını kazanmış oldu. Türkiye, bu alanda müdahillik bildiriminde bulunan en önemli bölge ülkesi olarak dikkat çekiyor. UAD Statüsü’nün 63. maddesi çerçevesinde gerçekleştirilen müdahillik girişimi, davanın tarafı olan İsrail ve Güney Afrika tarafından da dikkate alınacak. Bu iki ülkenin, Türkiye’nin müdahillik bildirimine ilişkin gözlemlerini Divan’a sunması bekleniyor.
İsrail Aleyhine Açılan Soykırım Davası
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023 tarihinde, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açmıştı. Güney Afrika, Gazze’deki durumun aciliyet arz etmesi nedeniyle UAD’den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini talep etti. Bu tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak tarihlerinde Lahey’deki Barış Sarayı’nda gerçekleştirildi.
Divan, 26 Ocak’ta verdiği tedbir kararlarıyla, aşağıdaki hususları belirtti:
Divan, Güney Afrika’nın 6 Mart’ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine, 28 Mart’ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail’den Gazze’ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye rapor etmesini istedi. 24 Mayıs’taki kararında ise, Refah’ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesinin daha önceki tedbirlerin yetersiz olduğunu gösterdiğini ifade ederek, İsrail’in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurması, Gazze’de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı’nı açık tutması gerektiğine hükmetti. Ayrıca, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi’ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler alması ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme’ye bir rapor sunması gerektiği belirtildi.