KAPALI
Ali Can POLAT, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, Türkiye’de 15-29 yaş arasındaki gençlerin %22.5’i ne işte ne de eğitimde bulunuyor. Bu oran, Türkiye’yi OECD ülkeleri arasında, Güney Afrika’nın ardından ikinci sıraya yerleştiriyor. Costa Rica ve Peru gibi ülkeler dahi bu alanda Türkiye’den daha avantajlı bir konumda. Bu oran, yaklaşık 2 milyon 896 bin genci etkiliyor. SÖZCÜ, bu gençlerin ve ailelerinin yaşadığı zorlukları yerinde inceledi. Gençler, öncelikle sözleşmeli askerlik fırsatlarını değerlendirirken, bu imkân bulamadıklarında yurt dışına çıkmayı tercih ediyor. Aileler ise büyük bir çaresizlik içinde, dışarıda illegal yaşamlar sürerken evde işsizlik korkusuyla baş başa kalıyorlar.
Çalışma ekonomisi uzmanları, bu sorunun hükümetin dindar ve kindar bir gençlik projesinin bir yansıması olduğunu belirtiyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın gençleri dindar bir şekilde yetiştirmeye yönelik politikaları üzerine değerlendirmelerde bulunan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Araştırma Merkezi (DİSK-AR) Araştırma Uzmanı Deniz Beyazbulut, “İş gücü ile ilgili yürütülen politikalar genellikle geçici ve göstermelik kalıyor. Genç işsizliği ile ilgili sürekli yeni programlar ortaya atılsa da, bu girişimler çoğu zaman ucuz emek sömürüsünün yanı sıra gençleri işten soğutmaktan başka bir işlev görmüyor. Eğitim alanında ise her şehirde üniversite açma söylemi, eğitim kalitesinin düşmesine neden oldu. Alınan eğitim ile iş hayatında karşılaşılan gerçeklik arasındaki uçurum giderek büyüyor” açıklamasında bulundu. Beyazbulut, gençler arasında kadınların oranının çok daha yüksek olduğunu vurguladı; genç kadınların evde olmasının göz ardı edildiğini, ancak bu oranın %30’lar civarında olduğunu ifade etti. En büyük etkenin, barınma ve gıda gibi temel ihtiyaçları karşılayamayan düşük ücretler olduğunu dile getiren Beyazbulut, “Gençler, cesareti kırılmış işsizler kategorisinde yer alıyorlar” diye ekledi.
Gençlerin karşılaştığı bu zorluklar, ailelerini de zor bir duruma sokuyor. Oğlunu yurt dışına göndermek için çareler aradığını söyleyen Sultan E., “Ülkede suç örgütleri cirit atıyor. Oğlumun serseri olmaması, suça karışmaması için evden çıkarmıyorum. Bu durumda depresyona giriyor ve iş bulması daha da zorlaşıyor. Hiç bilmediğim bir ülkeye, tanımadığımız insanlarla sınırları aşarak gitmelerine bile göz yumuyoruz” dedi. Üniversite mezunu olan oğluna iş bulamadığını belirten Hatice P. ise, “Yazılım çağımızın mesleği dediler, oğluma bilgisayar programcılığı okuttuk. Ancak çocuk okulu bitirene kadar ekonomi alt üst oldu ve yazılımcılar da iş bulamaz hale geldi. Geçen gün bir fabrikaya gitti, haftada 2 bin liraya çalıştırmak istediler” şeklinde konuştu.
Ev gençlerinin buldukları çareleri onlardan dinleyelim. 26 yaşındaki H.İ. isimli genç, “Koşucuydum, madalyalar kazanıyordum. Ancak torpiller nedeniyle iş bulamadım. 80 bin lira borç yüzünden icralık oldum. Şimdi sözleşmeli askerliğe geldim. 12 ay sonra bitecek, biriktirdiğim parayla kendime bir iş kurmayı planlıyorum” dedi. 25 yaşındaki T.E. ise yıllarca iş bulamayınca yurtdışına kaçanlardan. T.E., “Telefoncuda işe girmiştim, kaçak telefonlara bulaşmak zorunda kaldım. Ailem, suça karışmamam için oradan çıkardı. Mecburen yurt dışına kaçmak zorunda kaldım” şeklinde ifade etti.