DOLAR 38,3147 0.02%
EURO 43,6846 0.6%
ALTIN 4.136,330,92
BITCOIN 35806980,76%
İstanbul
13°

KAPALI

  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
  • Footer 3
Türkiye’nin Kredi Derecelendirme Görünümü ve Ekonomik Beklentiler

Türkiye’nin Kredi Derecelendirme Görünümü ve Ekonomik Beklentiler

ABONE OL
24 Eylül 2024 18:24
Türkiye’nin Kredi Derecelendirme Görünümü ve Ekonomik Beklentiler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’nin Kredi Derecelendirme Görünümü

Bu yıl, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları arasında en dikkat çekici gelişmelerden biri, Türkiye’nin üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan aldığı not artırımı oldu. Özellikle S&P Global Ratings’ten, 1 Kasım 2023 tarihinde yapılacak olan değerlendirmede yeni bir not artışı bekleniyor. Bu değerlendirme öncesinde, S&P Global Ratings’in Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki olumlu gelişmeler ve 1 Kasım’daki değerlendirmeye dair önemli açıklamalarda bulundu.

Gill, Türkiye ekonomisinde yaşanan politika değişiklikleri sonrası dış göstergeler başta olmak üzere bazı kredi derecelendirme kriterlerinin iyileştiğini vurguladı. Bu iyileşmelerin en önemlilerinden biri, net döviz rezervlerindeki artış olarak öne çıkıyor. Ayrıca, cari açığın da hızlı bir şekilde daraldığını ifade eden Gill, bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1’inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini belirtti. Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin cari açığın daralmasına katkı sağladığını da aktardı.

Gill, Türkiye’nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun oldukça önemli bir gelişme olduğunu belirtti. Net altın ithalatındaki azalma ile birlikte, Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60’lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini söyledi.

ANA GÜNDEM: HÜKÜMET POLİTİKAYA BAĞLI KALCAK MI?

Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki olumlu eğilimlerin başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

  • “Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye’de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor. Bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir.”
  • “Kredi notu kararımızda göz önünde bulundurulacak birçok gösterge var. Türkiye’deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sorgulamak zorundayız.”
  • “Bizim temel tahminimiz, onların bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar; ancak ana senaryomuza ilişkin ‘tasarruf yorgunluğu’ riskleri de mevcut.”
  • “Pozitif bir görünüm olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkündür. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı bir şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı, büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı. Ayrıca, Türkiye’nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de dikkate alınması gereken önemli bir gelişmedir.”
  • “Not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz politikasına da bakacağız.”

ENFLASYON BEKLENTİLERİ

Frank Gill, Türkiye’ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye’deki yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyelerde bulunduğunu vurguladı. Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, “Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye’de enflasyonun 2027’ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10’un altına gerileyeceğini öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve Euro karşısında “çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi” olduğunu belirtti ve “Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz” dedi.

FAİZ İNDİRİMİ TAHMİNİ

TCMB’nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini ifade eden Gill, manşet enflasyonun yüzde 50’nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin risk taşıdığını dile getirdi. Gill, “Bizim temel senaryomuz, Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli bir şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir, ancak buradaki ‘temkinli yaklaşımı’ vurgulamak gerek.” değerlendirmesinde bulundu.

TCMB’nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini belirten Gill, “Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45’in altına inmesini beklemiyoruz” şeklinde konuştu.

Gill, özellikle 2025’in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program’da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, “Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025’te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz” görüşünü paylaştı.

‘RESESYON ÖNGÖRMÜYORUZ’

Gill, Türkiye’de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, “Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye’de bir resesyon beklemiyoruz. 2025’teki yavaşlamanın ardından, 2026’da yüzde 3’e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019’daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz” öngörüsünü dile getirdi.

Türkiye’nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu vurgulayan Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret eden Gill, “Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya’nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor” dedi.


En az 10 karakter gerekli