PARÇALI AZ BULUTLU
Dün, Ukrayna savaşının 1000. günüydü. 20 Kasım Çarşamba günü, savaşın belki de en kritik anlarından birine tanıklık ettik. Ukrayna, ATACMS füzelerini kullanarak Rusya sınırındaki hedeflere saldırdı. Bu saldırıya Moskova, nükleer kapasiteye sahip kıtalararası balistik füzelerle yanıt verdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ülkesinin nükleer karşılık eşiğini düşürmesinin ardından gelen bu hamle, Ukrayna’ya olası nükleer saldırıların hatırlatıcısı oldu. Siyasi arenada ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kiev’in ‘tırmandırmayı istediğine’ dair sinyal verirken, Moskova’nın saldırılara ‘uygun bir şekilde tepki vereceği’ konusunda sert bir uyarı yaptı.
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, X hesabı üzerinden “Rusya’nın yeni nükleer doktrini, Rusya’ya karşı fırlatılan NATO füzelerinin ülkemize bir saldırı olarak kabul edileceğini” belirtti. Medvedev, “Böyle bir saldırıya karşı Ukrayna’ya ve kilit NATO tesislerine Kitle İmha Silahları ile karşılık verilebilir. Bu, 3. Dünya Savaşı demektir” dedi.
Gerilimin had safhada olduğu bu dönemde, tüm ülkeler olası bir Dünya Savaşı’na hazırlık yapmaya başladı. Bu hazırlıklar, bazen uydu görüntüleriyle, bazen de kapsamlı dokümanlarla ortaya çıktı.
Rusya Füze Üretimini Artırıyor
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (IISS), 15 Kasım günü Rusya’nın füze yakıtı üretimini artırdığını gösteren verileri ve bu tesislerin uydu fotoğraflarını paylaştı. ABD’li yetkililere göre, Rusya “Sovyet döneminden bu yana askeri üretimde en iddialı artışı” gerçekleştiriyor.
Katı yakıtların üretimi ile ilgili beş büyük tesisin önemli ölçüde genişlemesi, uydu görüntülerine yansıdı. IISS’in sağladığı görüntülerde, Sovyet döneminden kalma atıl tesislerin yenilendiği ve modernize edildiği görülüyor. Son 30 yıldır dikkat çekmeyen bu tesislerin yeniden inşa edilmesi, 2022 yılında başlayan Rusya – Ukrayna savaşının ardından hız kazandı. Rusya’nın, İran ve Kuzey Kore’den balistik füze ithal etmesi, mevcut füze üretiminin savaş taleplerini karşılamada yetersiz olduğunu gösteriyor. IISS’in web sitesindeki bilgilere göre, katı füze yakıtı üretim kapasitesinin artırılması, Rusya’nın nükleer kapasiteli füzeleri de dahil olmak üzere füze cephaneliğinin genişlemesi anlamına geliyor.
Nükleer Sığınaklar Üretime Geçti
Rusya, saldırı hazırlığı kadar savunma planlarını da geliştiriyor. İki gün önce, Rusya ‘KUB-M’ adı verilen nükleer saldırılara dayanıklı sığınakların üretimine başladı. Rusya Acil Durumlar Bakanlığı araştırma enstitüsüne göre bu sığınaklar, doğal ve insan kaynaklı tehlikelere karşı 48 saate kadar koruma sağlıyor. “KUB-M” sığınağı, 54 kişi kapasitesine sahip. Yaşam alanı ve yaşam destek ünitesinin bulunduğu iki kopartmadan oluşan sığınak, güçlendirilmiş bir konteynıra benzer şekilde tasarlandı.
Daha fazla kapasite gerektiğinde sığınaklara ek modüller eklenebiliyor. Araştırma enstitüsü, bu yapıların “çok işlevli bir koruma sunduğunu” belirtti. Ayrıca, sığınakların kamyonlarla kolayca taşınabileceği, su kaynaklarına bağlanabileceği ve Rusya’nın geniş taigalarına konuşlandırılabileceği vurgulandı. Bu yapıların, olası bir savaş durumunda vatandaşların güvenliğini artırmada “önemli bir adım” olduğu ifade ediliyor.
Polonya’da Yeni NATO Üssü Kuruldu
NATO, 13 Kasım günü yeni bir hava savunma üssünü Ukrayna’nın sınır komşusu olan Polonya’da kurdu. Polonya’daki yeni üs, ‘Sahil Kalkanı’ (Aegis Shore) savunma hattı planına uygun bir şekilde inşa edildi. Üssün amacı, Avrupa ülkelerini hedef alabilecek olası bir Rus saldırısına karşı havada hareket eden füzeleri imha etmek.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, “Bu, ABD’liler ve Kuzey Atlantik İttifakı müttefikleri tarafından stratejik alanda gerçekleştirilen bir dizi açıkça kışkırtıcı ve derinden istikrarsızlaştırıcı adımlardan sadece en yenisidir. Bu adım, stratejik istikrarı baltalamakta ve nükleer tehlike seviyesini artırmaktadır” dedi.
Polonya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Pawel Wronski, üste nükleer füzelerin bulunmadığını ve tesisin tamamen savunma amaçlı olduğunu belirtti. Wronski, “Bu üs savunma amacı taşıyor, saldırı değil. Rusya’nın tehditleri, NATO ve Polonya’nın hava savunmalarını güçlendirme gerekçesi oluşturacaktır” ifadelerini kullandı.
NATO füze kalkanı, Polonya ve Romanya’daki üslerin yanı sıra İspanya’daki ABD donanma destroyerlerini ve Türkiye’deki erken uyarı radar sistemini de içeriyor. Zakharova, Polonya’daki üssün “olası bir hedef” olarak belirlendiğini ve gerektiğinde ileri düzey silahlarla etkisiz hale getirilebileceğini belirtti.
Bin Sayfalık ‘Almanya Operasyonu’
Avrupa Birliği’nin ekonomik gücü Almanya’da da savaş hazırlıkları başladı. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, daha 5 Haziran günü “Almanya’nın 2029’a kadar bir savaş hazırlığında olması gerektiğini” belirtmişti. Bu açıklamanın ardından hazırlanan bin sayfalık “Operationsplan Deutschland” (Almanya Operasyon Planı), Almanya’nın savaş hazırlıklarında önemli bir adım olarak öne çıktı.
Planın büyük bir kısmı gizli tutulsa da, kritik öneme sahip Alman şirketleriyle paylaşıldı. Bu şirketlere, enerji santrallerine ihtiyaç duymadan elektrik üretimi yapmanın yolları ve savaş döneminde hayati malzemelerin ulaşımını sağlama yöntemleri öğretildi. Alman basınına göre, bin sayfalık plan, olası bir Rus saldırısında Almanya’nın askeri cevabını da detaylandırıyor. İddialara göre Almanya, olası bir Rus saldırısı durumunda sınıra 200 bin asker ve zırhlı araç konuşlandıracak ve bir hat savunması başlatacak.
Türkiye, NATO ittifakının en büyük ikinci ordusu olarak önemli bir rol üstleniyor. NATO’nun 6 nükleer kapasiteye sahip üslerinden biri olan İncirlik üssüne ev sahipliği yapan Türkiye, iki güç için de kritik bir ülke konumunda. Her ne kadar NATO üyesi olsa da Türkiye, Ukrayna’ya silah yardımı yaparken, aynı zamanda Rusya’ya karşı AB ülkelerinin uyguladığı ambargoları da uygulamamaktadır.
Ukrayna’ya getirilen Türk yapımı bir Kirpi aracı
Türkiye’nin, savaşan iki ülke arasında uyguladığı denge politikası, olası bir ateşkes anlaşmasında arabulucu rolü üstlenmesini mümkün kılıyor. Daha önce de bu rolü üstlenen Türkiye, “Avrupa’nın ekmek sepeti” olarak anılan Ukrayna’dan alınan tahılların dünya genelinde güvenli bir şekilde ihracatında aracılık yapmış, Rusya ve Ukrayna arasındaki esir takaslarında da arabulucu olmuştur.
Ancak, eğer 3. Dünya Savaşı patlak verirse, Türkiye’nin bu tutumunun yeterli olmayabileceği düşünülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya’da düzenlenen G20 zirvesinden dönerken Rusya ve NATO arasındaki artan gerilimi değerlendirdi. Erdoğan, “Her şeyden önce, Rusya kendisini koruyacak güce, kendisini koruyacak tedbirlere sahip olmak durumundadır. Aynı şekilde, bir NATO ülkesi olarak biz de kendimizi korumak ve koruyacak adımları atmak durumundayız” dedi.
“Nükleer silahların kullanıldığı bir savaşın olumlu bir sonucu olamaz. Son dönemde özellikle Ukrayna’nın kullandığı füzeler, bu durumun ne kadar tehlikeli bir noktaya vardığını gösteriyor. Bütün bu olumsuzluklara karşı biz Türkiye olarak tavrımızı koruyor ve barışa yönelik bir gelişme bekliyoruz. Bu konuda yine taraflara barışı tavsiye eden adımlarımızı atıyoruz.”
Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye’nin NATO üyeliğini vurgulaması, ülkenin olası bir savaşta oynayacağı rolü işaret ediyor. Rusya ve NATO arasında bir savaşın çıkması durumunda, Türkiye’nin NATO güçleriyle birlikte hareket etmesi bekleniyor.